Daha fazla

Doğumgünü Kızı

31 Ağustos 2024 Yorum Yok

“Günaydın! Uyanma vakti!”

Gözlerimi açıyorum ve Hemşire Judy’yi sabah enjeksiyonumu yapmaya hazır halde görüyorum. Yatakta oturup pijamamın kolunu sıvıyorum. İğnenin derimin altına girdiğini ve ilacın damarlarıma aktığını hissediyorum.

Hemşire bana sıcak bir gülümsemeyle bakıyor. “Aferin! Şimdi kantine gidip arkadaşlarınla kahvaltı yapabilirsin.”

Arkadaşlar? Burada arkadaşım yok ki. Arkadaşlarım benden neredeyse 100 kilometre uzakta. Hayatın tadını çıkarıyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar, partilerde öpüşüyorlar. Benim gibi gençliklerini bir psikiyatri koğuşunda geçirmiyorlar.

Okulda bir anksiyete krizi geçirdikten sonra ailem beni buraya yerleştirdi. Kontrolümü kaybettim ve aptalca bir şey yapmaya çalıştım.

Şimdiyse her şey bana aptalca geliyor.

Deli Nora’nın odasının önünden geçiyorum. Onun bağırışlarını görmezden gelmek imkansız. Sürekli “Kelly ve Jenna” diye bağırıyor, bu isimlerin ne anlama geldiğini bilmiyorum. İki doktorun sakinleştiricilerle odasına koştuğunu görüyorum.

Burası onun gibi insanlarla dolu. Buraya ait olduğumu sanmıyorum.

Kantine giriyorum ve yüksek bir “Sürpriz!” sesi duyuyorum. Etrafıma bakıyorum ve diğer hastaların etrafında toplandığı bir pasta görüyorum, üzerinde rakam mumları – 1 ve 7 – ve bir yazı: “Doğum günün kutlu olsun, Robin!”. Evet, bugün benim 17. doğum günüm. Yaşasın. Tamamen unutmuşum. Kendimi gülümsemeye zorluyorum ve mumları üflüyorum.

Pastanın tadı sabun ve öksürük şurubuna benziyor.

Kimse bakmazken mumları cebime saklıyorum. Sanırım bugün alabileceğim tek hediye bu.

Odaya dönerken hemşirelerden birini durduruyorum. Ailemin beni görmeye gelip gelmeyeceğini soruyorum. Omuz silkip tek kelime etmeden uzaklaşıyor.

Kaltak.

Yatağa uzanırken kollarımı uzatıyorum ve ellerime bakıyorum. Çok… tuhaf görünüyorlar. Çok tuhaf… Belki de bu ilaçlardan birinin yan etkisidir?

Hemşire Judy düşüncelerimi bölüyor. Öğleden sonra içmem gereken ilaçlarla içeri dalıyor.

“Nasıl hissediyorsun, canım? Doğum günü sürprizini beğendin mi?” diye soruyor o sinir bozucu tatlı gülümsemesiyle.

“Evet, bugünün doğumgünüm olduğunu unutmuşum.”

Elimi tutup, “Endişelenme tatlım, bu herkesin başına gelir,” diyor.

Elimi tutarken, neden cildimin bu kadar garip göründüğünü soruyorum.

Hemşire Judy bana anlayışlı bir bakış atıyor. “Bence bu yaşına göre normal, sence de öyle değil mi tatlım?”

Beni aptal yerine mi koymaya çalışıyor? Yeter artık.

“Ama ben sadece 17 yaşındayım!” diye yalvarıyorum.

“Elleri benimkiler gibi olan başka bir genç görmedim hiç! Baksana şuna!”

Cebimden mumları çıkarıp neredeyse gözüne sokuyorum.

“Görüyor musun?! Bir ve yedi! On yedi!” diye bağırıyorum.

Judy nazikçe titreyen ellerimden mumları alıyor.

“Robin, bu on yedi değil. Sana doğru sıralamayı göstereyim. Yedi ve bir.”

…Yetmiş bir.

Orijinal metin: u/gosha_to93

İ
Önceki Gönderi

İtiraf

A
Bir yorum yazın

Bir yorum yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Share via
Share this